31 Aralık 2010

Yeni yıl, yeni yıl....

Herkese sevdikleri ile mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yıl diliyorum. Yeni yılınız kutlu olsun.
Not: Kuzum ilk yeni yılımız birlikte, çok mutluyum.Seni çok seviyorum.....

29 Aralık 2010

Kötü bir hafta sonu....

Çok yoğun ve sıkıntılı bir hafta sonunun ardından sevinsem mi üzülsem mi bilemediğim bir şey oldu. Hemen başlayayım anlatmaya yoksa kuzum uyanacak. Cuma günü babamız sınava girdi ve uzman oldu. Kuzumla bende babamızı tebrik etmeye hastaneye gittik. Gitmez olaydık. Çok kalabalıktı ve herkes ZeynepLal i merak ediyordu. Hastaneye ilk gittiğimizde uyuyordu. İnşallah çıkıncaya kadar uyurda kimse kucağına almaz diye düşünürken kuzum en tatlı haliyle uyandı. Ve tabii doğal olarak sevgi saldırısına uğradı. Ne zormuş kimse kırılmasın, üzülmesin, görgüsüzmüsün bi çocuk sende mi var demesinler diye dişini sıkmak, ben koklamaya kıyamazken. Neyse uzatmayayım hastaneden sonra evden çıkmışken gezelim dedik ve alışveriş merkezine gittik(malum havalar soğuk).İlk bir saat Zeynebin keyfi yerindeydi, bende keyifle Özsütte en sevdiğim pastayı ısmarladım. Ama daha bir lokma yemeden Zeynep ağlamaya başladı. Hadii toplanıp emzirme odasına gittik. Ama ne mümkün emmek, yaygarayı kopardı. Bizde apar topar eve döndük. Evde de emzirme girişimlerim sonuçsuz kaldı. Bende uyuduktan sonra tıktım memeyi ağzına, uykusunda emdi yavrukuş. Cumartesi ve pazarda emzirme olayı Zeynep uyanıkken başarısız oldu. Pazartesi günü artık panik olmaya başladım, aç kaldı, mamamı versem diye evde dolanıp dururken uykusunda emerken kulağını tutuğunu fark ettim ve hastaneye Hande teyzemize gitmeye karar verdik. Muayene sonucunda anlaşıldı ki kuzum orta kulak iltihabı olmuş ve yutkunmak ağrılı olduğu için ememiyormuş. Neyse ki ateşi ve akıntısı olmadığı için antibiyotik kullanmak zorunda kalmadık ve ağrı kesici ile idare edeceğiz.  Nerdeyse hasta olduğuna sevindim kuzumun, o kadar korkmuşum ki emmeyi bırakacak diye(O emmek istemedikçe beni de istemiyormuş gibi geliyordu).
Anlaşıldı ki kış geçinceye kadar dışarıda panter gibi olunacak ve kimsenin kucağına Zeynep verilmeyecek, bi de alışveriş merkezine  gitmesek mi acaba :(

21 Aralık 2010

Hangisi doğru??????

İnternetten sipariş ettiğim, dört gözle beklediğim kitabım dün geldi. Bebek bakım sorunlarına mucize çözümler, Tracy Hogg...Okumaya başladım ve kafam daha çok karıştı. 2.5 aylık bir bebeği okul çocuğu gibi nasıl programlarım. Çocuk aç, yo hayır 3 saatte bir emeceksin, 2 saatte bir acıkırsan sana meme yok nasıl derim. Meme emerken uyumak yasak, bak sonra alışırsın, 3 yaşında da emerek uyumak istermişsin ha ona göre. Kuzum gözümün içine bakıyo uykum var diye ama şimdi aktivite saati. Yok artık ya. Bebek bu nasıl kuracağım saat gibi. Bi günü bi güne uymaz yaradılışı bu bebeklerin. Nasıl rutin günlük yaşama alıştıracağım. Ha bir de diyor ki Tracy hanım dikkatli anne babalar bu aya kadar bebişin ağlamasını sınıflayabilmeliymiş. Bu gaz ağlaması, bu acıkma, bu yorulma... Galiba ben o kadar dikkatli değilim, hala deneme yanılma yöntemini deniyorum. Her okuduğum şeyle kafam daha çok karışıyor. Şöyle gönlümce bebişimi alıp koynuma, sarılarak uyutamıyorum alışmasın diye....
Bakalım daha bitirmedim kitabı. Belki biraz daha büyürse kendisi alışır, yemek ve uyku saatlerine.

19 Aralık 2010

Hoşgeldiniz

Zor ve uzun bir gün oldu yine bugün. Ama tabi çok da güzel kuzumla. Fırsat bulmuşken bloguma bakıyım dedim. Gözlerime inanamadım Artık benim de izleyicilerim var. Hoşgeldiniz bloguma ve hayatıma. Kendimi biraz daha sorumlu hissettim bloguma karşı artık :) Daha düzenli yazmam lazım galiba. Beni takip edin anacığım....

11 Aralık 2010

ZLD ile hayat: Biz yokken neler neler yaptık ya....

ZLD ile hayat: Biz yokken neler neler yaptık ya....: "Canım kızım ne kadar kısmetli!!!!!!!!İzmir hiç bu kadar soğuk olmamıştır herhalde .Bu soğukta, Zeynep Lal de uyumuşken ihmal ettiğim bloguma..."

Biz neler neler yaptık....

Canım kızım ne kadar kısmetli!!!!!!!!İzmir hiç bu kadar soğuk olmamıştır herhalde .Bu soğukta, Zeynep Lal de uyumuşken ihmal ettiğim bloguma yazmak en iyisi galiba.Son yazdığımdan beri o kadar çok şey oldu ki. Sırayla anlatayım bari.
Geçen hafta cumartesi -hani yazmıştım ya daha önce 15 gündür sokağa çıkmadım diye-son güzel havalardan faydalanalım diye zeynebi dışarı çıkardık. Tabi yine beni aldı bir stress. Agora AVM ye gitmeye karar verdik. İçeri girer girmez bebek bakım odasını sordum. Acil durumda panik olmamak için odayı gittim buldum ve gördüm. Artık gezebilirdik.
Zeynep arabada yarı uyur yarı uyanık çok sakindi.
Kuzum nasılda tatlı bakıyor

Biz babasıyla gezerken kuzumda etrafı seyretti meraklı bakışlarla,hem de hiç ağlamadı. Daha sonra Hande teyzesi ve duru ablası da katıldı bize. Ama Zeynep hanım uyuduğu için sohbetimize katılamadı. Kuzum o gün bizi hiç üzmedi. Annesi de uzun bir aradan sonra ev dışında huzurlu ve mutlu bir gün geçirebildi. İlk gezmemiz kazasız belasız geçince bize de gün doğdu. Aynı hafta salı günü de market alışverişine gittik. Galiba Zeynep te annesi gibi gezmeyi sevecek. Bana gelince, fark ettimde sokakta ben rahat olunca Zeynep te rahat oluyor. Kaygı bulaşıcıdır derler ya doğru galiba. 
Bu arada kuzumun 2. ayı da doldu ve sıra geldi 2. ay aşılarına :((( Perşembe günü aşı için hastaneye gittik hem de 3 aşı birden. Kuzuma 2 bacaktan bi de sol koldan aşı yaptı hemşire teyzesi. Çok ağladı yavrum. Çok şükür ateş yapmadı ama 3 iğnenin acısı bize 2 gün süren huysuzluk ve ağlama nöbetleri olarak geri döndü. Bunlarda geçecek biliyorum. Kuzum büyüyor....
 

2 Aralık 2010

Kuzum 58 günlük oldu bugün.

Zeynebim büyüyor. Bugün tam 58 gün oldu onu kollarıma alalı. Artık 10 gündür beni tanıyor, başıyla takip ediyor ve gülüyor. Çok tatlı bir bebek oldu. Sanırım erken konuşacak, çok dilli sürekli sesler çıkarıyor. Artık anlamsız ağlamalarımız kalmadı çok şükür. Gerçi hala gündüz uykularımız çok düzenli değil ama bende aceleci davranıyorum galiba. O kadar tatlı ki hep böyle bebek kalsa keşke diyor bir yanım, diğer yanım ise büyüse, yürüse konuşsa diye heyecanlanıyor. Canım kızım seni çok seviyoruum....

Lohusalık 40 gün sürmez mi?

Lohusalık buhranı bana yapıştı, gitmek bilmiyor. Bütün yeni anneler böyle mi hissediyor bilmiyorum ama kafam hiç bu kadar karışık olmamıştı. Bir yanda dünyalar güzeli bakmaya kıyamadığım kızım diğer yanda ise bana ait hissetmediğim hayatım. Bu kadar evde kalmak bana yaramadı. Fark ettimde 13 gündür sokağa çıkmadım. Hatta balkona bile çıkmamışım. Fırsat bulabildim de tırnaklarımı kestim bugün. Kuaför mü, alışveriş mi? Bir daha bunları yapabilecek miyim acaba. Yanlış anlaşılmasın kızımla ilgilenmekten şikayetçi değilim ama bu ikilik beni delirtecek. Bir yandan vicdan azabı bir yandan depresyon. Benim acilen hava almam lazım. Keşke havalar soğumasaydı. Gerçi bebekle gezmeye gitmekte ayrı bir macera. En son denememizde ki bu 15 gün önceydi, eşim zeynep 1 yaşına gelinceye kadar sokağa çıkmak yok dedi. Ben o kadar panik oluyorum ki ağladığında kan ter içinde dönüyoruz eve. Gezmek değil işkenceye dönüyor bizimki. Sokağa çıkmaktan korkar oldum anlaşılan. Kızım büyüse, havalar düzelse, ben .......

1 Aralık 2010

Kuzum hasta mı olmuş??????

Kurban bayramı kalabalığı bize kötü bir hatıra bıraktı. Bayramdan sonraki hafta bir gece hırıltılı nefes almaya başladın. Kuzum nasıl zor nefes alıyordun. Hande teyzen geldi ertesi gün ve seni muayene etti Allahtan ateşin çıkmadı. Neyse ki sadece üst solunum yolu enfeksiyonu olmuşsun. Nefesini rahatlamak için sürekli burnuna serum fizyolojik sıkıp otri bebe nazal aspiratörle burnunu temizledik Kuzum hiç ağlamadın ben burnunu temizlerken. Rahatlıyordun herhalde...İlk hastalığımızla tanışmış olduk. Allah beterinden korusun seni kuzum benim...

40 merasimi....

14 kasımda 40 günlük oldun. Ne çok şey bekledik 40 çıkmasından.... Bize öyle bir anlattılar ki. Sanki birden büyüyecektin. 40 uçurman için Hande teyzene gittik. Sen uyudun, uyanınca da huysuzlandığın için apar topar eve gelmek zorunda kaldık. Hande ve Deniz teyzen sana 3 yumurta, un ve şeker verdiler. Eve geldiğimizde sıra 40 banyona geldi. Baban yoldan senin için kasımpatı almıştı. Onları koyduk suyuna güzel kokasın diye. Bir de altın batırdık suyuna 40 kere adettendir diye:)))) Sabahı beklemeye başladık heyecanla, malum 39 ve 41. gün bile fark eder demişlerdi. Ama bizde öyle olmadı. Hatta sen bozuldun. Huysuz ve sürekli ağlayan bir bebek oldun. Bizde korkttuk bundan sonra böyle mi olacak diye. İşte bugünlerde tanıştın sevgili dostun yalancı emzikle... Çok sevdiniz birbirinizi...Bizde senin emzikli halini, tekrar huzuru buldun. Sıra geldi 40 mevlütüne. Mevlüt için büyükanne ve babanları bekledik. Kurban bayramında toplandı herkes senin için. 22 kasım akşamı hoca mevlütünü okudu ve dua için seni kucağına aldı. Ezan okurken sessizce hocayı dinledin benim akıllı kızım.  

Zeynep Lal 'in 1. ayı,

Evimize geldik. Seni anne ve babaanneler, dedeler ve dayın karşıladı evimizde. Odanı pek sevdin(belki de mecburen çünkü evimiz sobalı!!!!). Senin odanda benimle birlikte baban da kaldı. Baban bizi hiç yalnız bırakmadı. İlk günler senin gayretli emmene rağmen sütüm gelmedi. Ama sen hiç pes etmedin, inatla emdin. 3. günü gece sütüm geldi. Pek mutlu oldun, olduk. 4. gün ilk kontrol ve topuk kanı vermek için hastaneye gittik. Hande teyzen seni muayene etti ve kilonu tarttı. Maalesef 3460gr doğmuş olmana rağmen 3180 gr a düşmüşsün. Bir de üstüne sarılık çıktı. Eve döndüğümüzde zor bir hafta sonu bizi bekliyordu. Çünkü annen lohusalığın verdiği hüzün de eklenince iyice sulu gözlü bir şey oldu ve sürekli ağladı.Kaybettiğin kiloyu tamamlamak için sende çok gayret ettin ve bütün hafta sonu saat başı emdin. Hatta babanla karıştırmamak için her emmidiğin saati ve hangi tarafı emdiğini bir bir yazdık. Pazartesi sabahı tekrar hastaneye gittiğimizde kilonu öğrenmek için sabırsızlanıyorduk. 3450gr olmuştun ve hemşire teyzeni bile şaşırttın. 15.gün tekrar kontrole gelmek üzere evimize geri döndük. Bu arada evimiz dolup taşıyodu. Herkes seni görmek için sabırsızlanıyordu. Sonraki günlerde hareketli geçti. Biz birbirimize alışmaya çalışıyorduk.15. gün kontrolümüzde kilon 4150gr geldi :)Ama sarığın hala devam ediyordu. 1.ay aşın için gittiğimizde ise kilon 4650 gr olmuştu. Büyüyordun artık....